10 Aralık 2012 Pazartesi

Bıçak

Hayatım bıçakla oynayarak geçti. Elim kesikler içinde. Ama korkumdan bırakamıyorum.  Ne yerine koyabilecek başka bişeyim var, ne gücüm.
Bazen yanımdakileri de kesiyorum. Bilmeden ya da bilerek. Elimden alıp kendi boğazını yaran olmuştu. Koyu kırmızı yatay bir çizgi. Arkasından beş kavanoz vişne reçeli..  Ama o, öyle bir şekilde geldi ki inanamadım.

Ne kaburgası kalmış ne ciğeri. İçi oyulmuş. Kocaman bir boşluk. Sadece kontürü belli. Maktülün olay yerinde tebeşirle çizilmiş hali gibi. Hiç durmadan bıçaklamışım. Kanamış, yaralar açılmış, yaralar büyümüş. Oyuklar olmuş. O oyuklar birleşmiş bir büyük boşluk olmuş. Ben yapmışım.
“Keseceğin bir yerim kalmadı gidiyorum.” dedi. Gitti..

Yaşlandıkça küçülüyorum. Yasaklarım kalktıkça suç işliyorum. Neler yapabildiğimi gördükçe yaşadığım mutluluktan, utanıyorum. Ölünce yerin dibine gireceğim.

2 yorum:

gökçe saygın dedi ki...

pancake yapim mi gelince? visne receliyle super oluyo!

Gürkan Aynaci dedi ki...

of course.