11 Şubat 2009 Çarşamba

Hayat Süper !

Lisede, veli toplantısı dönüşü annemin karşıma geçip sessizce yüzüme baktığı zamanları hatırlıyorum. Sanki ilk defa görüyormuş gibi tek kaşını kaldırıp uzun uzun inceler, sonra gider bir çay koyar, balkondan boş boş dışarıyı seyrederdi. Toplantıda konuşulanları sonradan duyunca meğer “Hakikaten hem salak hem anarşik mi doğurmuşum ? ”diye dertlendiğini öğrenmiştim.
Sınıf öğretmenimiz ingilizceci, bütün velilerin içinde anneme; “Oğlunuz sınıfı örgütleyerek dersi sabote ediyor. Birçok meslektaşım da kendisinin elebaşı olduğu konusunda hem fikir. Kendisinin liseyi bitirmesi zor gözüküyor ama en azından arkadaşlarının tahsil hayatlarıyla oynamasın.Ülkenin en saygın anadolu lisesiyiz buna izin vermeyiz.” özetli konuşma yapmış, sonra bütün veliler üç saat boyunca anneme dik dik bakmışlar.
İsmimi pirinç tanesine yazdırıp,renkli bir sıvıya attırdıktan sonra onu kolye diye boynumda taşıdığım, slipten boxer’a geçiş yaptığım, sivilcelerimi kuzenime patlattırdığım, saç kesimimi Tarkan’ın kliplerinin belirlediği, öperken dil kullanmaya çalışan kız arkadaşımın olduğu yaşlarda aynı zamanda örgüt lideriydim!?
işin kötüsü annem de benden şüpheleniyordu.
“İçinde protein olan yiyecekler nelerdir?” sorusuna “Probis !” cevabı verdiğim için sinir krizine giren biyolojici tarafından disipline yollanmışken, okulda junior ülkücü-solcu kavgası çıkıp camlar penceler ve bazı kafalar patlayınca, disiplindeki yoğunluktan önce ileri bir tarihe ertelendim sonra zaman aşımından yırttım.
Derste sıranına altında, hocaya çaktırmadan kola tenekesini ortadan tırtıklıca ikiye ayırıp, birbirlerinin boğazını kesmek için ilkel silahlar üreten arkadaşlar yerine, benim ergen esprilerimle kafayı bozmuş sevgili öğretmenlerim, haftalar boyu kan gövdeyi götürünce beni unutuverdiler. Pek çok çocuk okuldan atıldı, kantinde sivil polisler dolaşmaya başladı, bazı veliler çocuklarının kayıtlarını sildirdi...
Sonra kavgalar bitti, okul sakinleşti, sivilcelerim azaldı, ufaklık boxer’a alıştı, kız arkadaşım sinemaya tek başıma gittiğim için benden ayrıldı ama annemin kafasından sınıfın ortasında yaşadıkları hiç çıkmadı
Önce kim başlattı , kimin suçu ? tartışılır ama hiç birşeyin cezasını tek başıma çekemediğimi anladım. O çok koydu.
Bu kadar anlamsız yaşayan kalabalığın arasına karışıp,kaç yıldır uyum sağlayabiliyorsam da bu yüzden.
O dik dik bakan gözlerin sahiplerinin çocukları şimdi bir takım holdinglerde, bir takım grupların hesabına çalışıp, dünyayı daha yaşanır hale getiriyorlar. Bazısı yavaş yavaş evleniyor. Müdürleri ikramiye verirse, birazda krediyle, şehir merkezine uzak sıfır dairelere girip, buralarda gece mesaisiyle çocuklar yapıp, ülkenin en saygın liselerinde onları okutmak için emekliliğe kadar eşek gibi çalışacaklar. Güzel bir ekosistem...
Ben de belki, bunların iş dönüşü izledikleri akşam haberlerinde, hayal meyal hatırladıkları, sorgulanmak üzere merkeze çağrılmış salak lise arkadaşları olurum. Çaktırmadan masa altlarında bıçaklarını bileyenleri değil, beni aldıkları için, heralde sorguda kahrımdan kanser olurum. Belediyenin çürük tabutunda üç beş kişi taşır, sonra bir yere çukur kazıp atarlar, giderim. Çok umrumda mı olur ?
Benim değil belki, ama onun…
Uyum sağlamak lazım, uyum.

Hiç yorum yok: